LÜTFEN YAVAŞ YAVAŞ, SİNDİRE SİNDİRE OKUYUN :)
Babek Zencani’nin idam edilmesi kararı ile ilgili gece İran basını ve uluslararası basında ortaya çıkan ifadeleri doğrultusunda olayın boyutunu anlamak ve bunun Türkiye ve diğer ülkelerdeki yansımasını öngörmek biraz daha zorlaştı.
Karardan önce, bu karara sebep olan ambargo ve sonrasında oluşturulan kayıt dışı ekonomiyi anlamak gerekiyor. Bunu olabildiğince basit anlatmaya çalışacağım. Mahmud Ahmedinejad döneminde nükleer programın yeniden başlatılması ile (2005) ABD ambargo kararı alıyor sonra onun baskısı ile İran'ın petrol ihracatı yaptığı ülkeler teker bu karara uyuyor. ( Mahmut Ahmedinejad İran'ın 6. Cumhurbaşkanı. 2005 - 2013 yılları arasında görev yaptı, görevden ayrıldıktan 4 ay sonra pis işlerini yürüttüğü görevlisi Babek Zencani tutuklandı. Ahmedinejad en başından beri izlediği yol ve tavırlarıyla Tayyip Erdoğan'a benzetilmekte )
İran ekonomisinin temelini petrol ve doğalgaz satışı oluşturuyor, Doğalgaz konusunda uzun süreli anlaşmalar -15 yıl, 30 yıl- ambargo kapsamı dışında tutulduğu için günlük fiyatı değişen ve bu yüzden uzun vadeli anlaşma yapılmayan petrol temel sıkıntı kaynağı oluyor. Günlük 3 milyon varile yakın üretimi olan İran'ın bunu bir şekilde piyasaya arz etmesi gerekiyor. Ambargo sadece devletleri kapsadığı için özel şirketler üzerinden bunu delmek ilk alternatif oluyor ve böylece Ahmedinejad’a yakın kişilerce şirketler kuruluyor. Sistemi basitçe anlatayım:
* Kurulan şirketler, tanker filoları, hava yolu şirketi, bankalar ve limanlar satın alıyor (örn: Onur Air )
* İran’dan petrol tankerlerle Malezya’da adı sanı bilinmeyen bir limana taşınıyor

* Satılan petrolün parası altın olarak Malezya İslam Bankasında sisteme giriyor.
* İran devleti petrolünü satarak, Malezya, Hong Kong, Güney Kore gibi ülkelerde altın depoluyor.
Bu sistem çalışırken koca bir sorun ortaya çıkıyor. Zencani ifadelerinde bazen günlük 2 milyon varile ulaşan petrol satışı yapıldığını söylüyor, bu 3-4 yıl önceki petrol fiyatlarına göre günlük 200-250 milyon dolarlık bir hacim ve şirketler için çok büyük bir rakam. Bir yılda 80-90 milyar dolar gibi bir rakamın sisteme entegre edilmesi zaten başlı başına bir zorlukken, ambargo nedeniyle dolar ve altın rezervi azalan ve sıkışan ama yurtdışında binlerce ton altını olan İran Merkez bankası da bir şekilde bu servetini ülkesine getirmek istiyor ve tam o sırada Zencani ve kurduğu sistem devreye giriyor. Zencani devletle ilk ilişkisinin 2010 yılında sıkışan hükümete bankalarından 40 milyon dolar nakit para tedarik etmesiyle başladığını sonra Bakanlar Kurulu toplantılarına bile katıldığını söylüyor. Peki Zencani’nin sistemi ne oluyor? Onu da basitçe özetlemeye çalışayım 2 sene sürdürdüğü ve yaklaşık 170 milyar dolarlık kara parayı akladığı sistem şu;
Uzakdoğu’da bulunan külçe altınlar önce Zencani’nin ilişkide olduğu büyük finans kuruluşları tarafından lisanslanıyor (HSBC dahil)
Zencani’ye ait havayolları şirketi ile Türkiye’ye sokuluyor
Türkiye’deki şirketler aracılığıyla Dubai’ye naklediliyor
Dubai’deki “sarraflar” tarafından eritilip ziynet eşyası şekline getiriliyor.
Bu ziynet eşyaları teknelerle İran’a yollanıyor ve İran’da tekrar eritilip sisteme külçe altın olarak sokuluyor.
Tabi tüm bunlar yapılırken devasa bir kayıtdışı ekonomi yaratılıyor ama Kara para devletler tarafından aklanıp sisteme sokuluyor.
Zencani ifadesinde bu kara para trafiğinde %20-25’lik kısmın aklanma için komisyona harcandığını belirtiyor. Kendisinin % 2 aldığını %5’in Dubai’de % 5’nin Türkiye’de kaldığını söylüyor.
Bu rüşvetin 8,5 milyar dolarının Türkiye’de bizzat devlet tarafından alındığını söylüyor. Sadece dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın %0,7 aldığını bildiğini geri kalan dağılımı “Türkiye’deki kolu”nun bildiğini söylüyor ( Reza Zarrab )….
Yani özetle Zencani bu 150 milyar dolarlık petrol gelirinin 40 milyar dolara yakın kısmının rüşvete gittiğini açıkça ifade ediyor. İşin ilginç ve mide bulandırıcı tarafı da burada başlıyor. Zira bu 40 Milyar doların ifadelerinde geçmeyen 20 milyar dolarının gittiği yerler önemli… Bu 20 Milyar dolarlık pastadan, Temsilciler Meclisinde İran’a ambargoyu oylayan cumhuriyetçi senatörlerden tutun da İŞİD’e kadar hatta örgütlere silah satışı yapan İsrail, Almanya ve ABD’nin bile pay aldığı söyleniyor. Zaten ABD’nin Zencani hakkında teröre finansman suçlamasıyla 2011’de mal varlığına el koyma kararı almasına rağmen tüm bu trafiği sadece izlemesi de bunu doğruluyor.
Bu paranın 2 milyar doları bizzat İran tarafından Suriye’de savaşan Şii milisler ve Hizbullah’a gönderilirken, 1 milyar doları Türkiye tarafından sahadaki El Nusra,Ahrar gibi ılımlı muhaliflere silah yardımı olarak giderken, 1 milyar dolara yakını da Dubai üstünden İŞİD’e aktarılmış. Yani bir nevi Suriye’de çatışan tüm ana grupların finansmanı bu kayıt dışı ekonomi ile olmuş ve neredeyse savaşın finansmanı tüm cephelerde aynı kaynakla sağlanmış. Aynı uzman ABD'nin ve batının ambargoyu kaldırmasında da bu kayıt dışı ekonominin artık kontrol edilemez boyutlara gelmesinin büyük payı olduğunu söyledi.
ARA NOT Türkiyedeki 2 yolsuzluk operasyonunun ilki 17 Aralık 2013'de ikincisi 25 Aralık 2013'de yapılmıştı. İran ise Babek Zencani'yi 28 Aralık 2013'te tutukladı. 3 gün sonra yani. İran'da 3 kişinin idam kararıyla devam eden süreç ile Türkiyedeki süreç benzer gidiyordu. Ta ki Türkiyede görevini yapmaya çalışan hakim, savcı, polis, asker, gazeteci, televizyoncu vs. nin görevden alınması, sürgün edilmesi, hapse atılmasına kadar. Televizyonlara gazetelere el konulana kadar. İran'da yolsuzluğa karışanların iktidarları zayıflamıştı ama Türkiyedekiler hala iktidardaydı.ARA NOT
Peki tüm bunları İran menfaati için yapan Zencani neden idama mahkum edildi? Dosyada geçen suçlamalara göre, Zencani bu para akışında Petrol bakanı ile bir olup sahte alındı makbuzları ile devlete ödeme yapıldığı gösterilen yaklaşık 14 milyar doların nereye gittiğini açıklayamıyor. Zencani’nin dönemin bakanları hatta devlet başkanı ve dini lider dahil olmak üzere ülke içinde bir çark yaratıp komisyonlar dışında devlete verilmesi gereken paranın bir kısmını da ülke içinde ayrı bir rüşvet çarkı yaratıp sahte belgelerle zimmete geçirdiği ispatlanmış. Zaten idam kararının arkasında tüm bu kirli ilişkiler yumağının İran’ı da ABD’yi de AB’yi de fena şekilde zorlaması yatıyor. İran devleti, Ruhani yönetiminde temizlik operasyonuna girişirken bir anda önünde tüm dünyanın şok olacağı devleti de aşan bir çöplük buldu ve bunu en az zararla kapatmaya çalışıyor…
Bu olaya “İrangate” deyip hasır altı edileceğini söyleyenler de var bunun idamla sınırlı kalmayıp Türkiye,AB ve ABD’ye sıçrayacağını düşünenler de var. Bence dosyaların bir kısmı ilerde koz olarak kullanılmak için tutulacak ve Türkiye özellikle Halkbank ve adı geçen bakanlar üzerinden zamanı geldiğinde sıkıştırılacak. İran’da bin yıllık bir devlet geleneği var bu gelenek diplomatik hamlelerini satranç oynar gibi yapar. Bugün uluslararası konjonktüre uygun şekilde huzur için Zencani feda edilir ama o dosyalar ve bilgiler vakti geldiğinde sızdırılır…
--------------------------
Bir zamanlar asker olarak İran merkez bankasının sevkıyat korumalığını yaparken, bir yandan da, kendi adına, şirketler için para ve altın taşımaları yapmaya başlar. Daha sonra askerlikten istifa edip, Reza Sarraf olarak bildiğimiz İranlının babasının getir götür işlerinden sorumlu olmak üzere, baba Sarraf'a ait yatırım finans kurumunda çalışmaya başlar. O yıllarda Reza ile aralarından su sızmayan kankalardır. Sonrasında kendi firmasını kurar, bir yandan silahlı sevkıyat elemanlarıyla kıymetli eşya taşırken, bir yandan İran'da ve İran üzerinden dahili ve uluslararası kıymetli eşya taşıması yapan diğer firmalara el çektirir. Mafyalaşır. Askerlikten bugünkü konumuna geçişinin öyküsü budur.
yukarda bahsettigim sebeplerden, iran devrim muhafizlari ile sarsilmaz ve derin iliskisi vardir. reza ona hizmet etmez. o yillarca reza'nin su anda Dubai'de yaşayan babası Hüseyin Zarrab'a hizmet etmiştir. Dostlukları bakidir. İran'ın Ahmadinejad dönemi sonrasında geçirmekte olduğu değişim sürecinde, onun da başına birşey gelme ihtimali vardır.
-------------------------
zencani şunları söyledi:
'son yıllarda başbakan recep tayyip erdoğan liderliğinde gelişen türkiye, sadece benim için değil, müslüman ülkelerin sermaye sahipleri için bir cazibe merkezi haline dönüşmüştür. ben başbakan erdoğan'ın liderliğine olan güvenim nedeniyle türkiye'de yatırım yaptım. gelişen dünyada en önde giden türkiye ve türkiye'nin başbakanı recep tayyip erdoğan ile bir müslüman olarak gurur duyuyorum. sahip olduğum grup 65 şirketten oluşmaktadır ve yıllık cirosu 6-7 milyar euro civarındadır.
benim haberlerde bahsi geçen küçük işlere ihtiyacım bulunmamaktadır. bu büyüklükteki bir mal varlığının, yasa dışı ve denetim dışı yollardan edinilmesi de korunması da mümkün değildir. bir iran vatandaşı olarak, iran vatandaşlarına uygulanan tecrit ve potansiyel suçlu politikasının bedelini ödüyorum. ancak her şeye rağmen, türkiye ve hayatımda hiç karşılaşmadığım ve tanışmadığım başbakan recep tayyip erdoğan'a olan sevgimde bir azalma olmayacaktır. türkiye'de yatırım
yapmaya da devam edeceğim. hakkımda sahte haberler yayarak beni bıktırmaya çalışanları da sevindirmeyeceğim. hakkımdaki iddialarla ilgili olarak tarafımdan istenecek her türlü bilgi, belge ve yardımı sağlamaya hazırım.'
Bu aşağıdaki adam da Zencani ile idam edilecek olan diğer iki kişiden birisi. Mehdi Şems.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder